Yeni Yıl


Merhaba,

Yeni yılınızı kutlamak ve mutlu, huzurlu, sağlıklı ve neşeli bir yıl dilemek için uğradım. Umarım 2024 sevdiklerinizle birlikte dolu dolu yaşadığınız şahane bir yıl olur. Ben yeni yıla evden çok uzakta Michigan’ın bahçeleri geceleri noel ışıkları, gündüzleriyse kızılgerdanlarla süslenmiş güzel, küçük bir şehrinde girdim. Orada kaldığım süre içinde Fındıkkıran hakkında yazmayı istedim. Fazla zamanım olmadığı için yazıyı yetiştiremedim, ancak size tanıtmak üzere yeğenim Deniz’den Fındıkkıran’ın çok güzel resimlendirilmiş bir baskısını ödünç aldım. Bir dahaki yazımda bale gösterisiyle birlikte ona da yer vereceğim. O zamana dek kendinize iyi bakın.

Sevgiler ❤️

Eylem


Alice Yüz Elli Yaşında!

Alice Harikalar Diyarında -Alice's Adventures In Wonderland - Lewis Carroll & Sir John Tenniel'in İllüstrasyonlarıyla

Alice Harikalar Diyarında -Alice’s Adventures In Wonderland – Lewis Carroll & Sir John Tenniel’in İllüstrasyonlarıyla

 

Free-Vintage-Rose-Clip-Art-By-FPTFY

Alice Harikalar Diyarında ile ilgili uzun zamandır yazmak istiyordum.Bir masal ve çocuk edebiyatı sayfası yapıp o sayfada dünyanın en çok basılmış ve en çok okunmuş klasiklerinden birine yer vermemek olmazdı. Her ne kadar çocukken bu kitabı çok zor bitirsem de, kalbimde her zaman özel bir yere sahip oldu. Bu dönem, üniversitedeki seminerlerden birinde tanıtmak üzere Alice‘i seçtim ve Paskalya’dan bir hafta önce gerçekleşen seminer sırasında bu seçimde yalnız olmadığımı gördüm. Bize önerilen onca kitap arasında en çok tercih edilen kitap yine Alice oldu; ben de böylece kitabı yetişkin olarak okuyan diğer eğitimcilerin yaklaşımlarını görmüş ve kitaba birçok başka perspektiften bakma şansına erişmiş oldum. Orjinal adıyla Alice’s Adventures in Wonderland, İngiliz yazar Lewis Carroll tarafından yazılmış bir çocuk romanı; fakat bu kadar ünlü olması, yetişkinlerin dünyasında kendisine böyle bir yer edinebilmesi ve yüzlerce diğer sanat eserine esin kaynağı olması elbette bir tesadüf değil. Alice de sevdiğimiz, saydığımız ve baş tacı ettiğimiz bütün sanat eserleri gibi, hem çağını kendisine has bir dille anlatan hem de çağının ötesinde bir eser. Hazır yeniden okumuşken, Lewis Carroll’un bu enteresan kitabıyla ilgili bir yazı yazmadan geçmek istemedim.

Free-Vintage-Rose-Clip-Art-By-FPTFY

http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Lewis_Carroll_1863.jpg Lewis Carroll 1863

Lewis Carroll 1863

Lewis Carroll Kimdir?

Lewis Carroll aslında sadece bir takma isim. Alice’nin yazarının gerçek adı Charles Lutwidge Dodgson. Dodgson 1832 yılında Cheshire’da (Cheshire Kedisi’nin adı buradan gelmekte) doğmuş ve Oxford Üniversitesinde ders vermiş olan başarılı bir matematikçidir. Hayatının büyük kısmını Oxford’da geçirdikten sonra 1898 yılında Guilford’da hayata gözlerini yummadan önce başka kitaplar, şiirler ve makaleler de yayımlamış, mantık alanında çalışmalar yapmış ve zamının yeni gelişmelerinden biri olan fotoğrafçılığın öncülerinden biri sayılmıştır.

Dodgson Alice’nin maceralarını ilk kez 1862 yılında bir tanıdığının çocuklarına hikaye anlatırken yaratmış. Hem bu çocuklardan bir tanesi hem de hikayenin ilham kaynağı olan Alice Liddell, Dodgson’dan anlattığı bu güzel masalı bir deftere yazıp kendisine vermesini isteyince, yazar onun isteğini geri çevirmemiş ve ilk hali doksan sayfa olan bu romanı eliyle yazıp, otuz yedi adet illüstrasyonla süsleyerek Alice Liddell’e hediye etmiş. Kitap tamamlandıktan bir yıl sonra, 1865 yılında basılmış. İşte o günden bugüne tam yüz elli sene geçmiş ve Alice bu yıl yüz ellinci yaşını kutluyor. El yazması orjinalin adı Alice’s Adventures Under Ground. Yazar daha sonra hikayenin üzerinde çalışarak kitabı baskıya hazır hale getirmiş. Alice Harikalar Diyarında ile ilgili araştırma yapmak ya da ödev hazırlamak isteyen okurlar, el yazması kitaba buraya tıklayrak ulaşabilirler ve baştan sona okuyup resimlerine bakabilirler.

Free-Vintage-Rose-Clip-Art-By-FPTFY

Alice Harikalar Diyarında -Alice's Adventures In Wonderland - Lewis Carroll & Sir John Tenniel'in İllüstrasyonlarıyla

Alice’s Adventures In Wonderland – Lewis Carroll With illustrations by Sir John Tenniel

Yazar, yıllar sonra Alice’in hikayesini ikinci kitapla devam ettirmiş. Bu kitabın adı Through the Looking-Glass and what Alice found there yani Türkçe’ye çevrilmiş adıyla: Aynanın İçindenAlice Harikalar Ülkesinde İkinci Kitap. Özellikle ilk kitabın baskısını birçok yayınevinden edinebilirsiniz. Benim bildiklerimden iki tanesi, Can Yayınları ve İş Bankası Yayınları tarafından basılanlar. Hatta İş Bankası Yayınları’nın bir baskısını bana Türkiye’den bir arkadaşım almıştı. Bu sayede seminer için hazırlanırken, Türkçe çevirisine bakma fırsatını da yakalamış oldum. Kitap kelime oyunlarıyla, sözleri değiştirilmis şarkılarla ve atasözleri ile dolu olduğu için orjinal dilinde okumak bambaşka bir keyif; ancak aynı sebep yüzünden çocuklar, özellikle de İngilizce’yi yabancı dil olarak öğrenen çocuklar için bu koca romanı baştan sona asıl dilinde okumak zor olacaktır diye tahmin ediyorum. Katıldığım seminerdeki Amerikalı öğretim görevlisi, kitabı ilkokuldayken eline aldığını ama dili yüzünden bitiremeden bıraktığını, daha sonra ortaöğretim sırasında okuyabildiğini söyledi. O zaman Alice‘i okumakta zorlanan tek çocuk ben değilmişim diye düşündüm; çünkü küçükken hikayeyi çok esrarengiz ve çekici bulmama ve Türkçe okumama rağmen bütün kitabı bitirmem çok zaman almıştı. Yetişkin olarak okumaksa çok büyük bir keyif oldu; çünkü kitabın çağının politikasını, İngiliz geleneklerini, insan ilişkilerini sembolik ama mizahi bir dille anlattığını gördüm. Yazarın bu renkli rüya perdesinin ardından sunduğu gerçekçi eleştiri ve saptamaları görmek çok keyifliydi. Yetişkinlerin neden bu hikayeyi anladıklarını ve sevdiklerini, sanatçıların filmlerle, tiyatro eserleriyle, yeni kitaplarla bu hikayeyi neden tekrar tekrar yorumladıklarını tahmin etmek güç değil. Kitaptaki karakterler ve bu karakterlerin diyalogları tek tek ve yakından incelemeye değer. Küçük Alice’in saçma deyip geçtiğimiz rüyasında yer alan karakterlerin hepsi ayrı bir dünya ve hepsinin size anlatacakları enteresan bir hikayeleri var. Tam da bu karakter zenginliği yüzünden, kitap hem okulda hem de yaratıcı projelerde kullanılmaya çok uygun.

Free-Vintage-Rose-Clip-Art-By-FPTFY

Alice I Eventyrland -Lewis Carroll. Illustrated by Anthony Brown -Bokklubbens Barn

Alice Harikalar Diyarında -Lewis Caroll & Anthony Browne-

Alice Harikalar Diyarında, birçok değişik perspektifle yorumlananabilecek özel bir kitap. Kitabı duyup Alice’in sürekli büyüyüp küçüldüğünü bilmeyen yoktur. Bu ilginç konunun üzerinde biraz düşününce, kitabın metaforlarla dolu olduğunu farketmemek imkansız hale geliyor. Alice’in bu değişken görüntüsü bana büyüme çağındaki bir çocuğun sürekli değişmekte olan hayatına ve bedenine adapte olmayı öğrenene kadar karşılaştığı kapılardan geçebilmek, girdiği mekanlara uyum sağlayabilmek ve karşısına çıkan fırsatlardan faydalanabilmek için sürekli büyümek ya da küçülmek zorunda kalmasını hatırlattı. Kahramanımızın geçirdiği değişimleri kontrol etmekte zorlanması, size de bazen küçük birer çocuk gibi davranmalarını bazen de yaşlarının elverdiğinden fazla anlayış ve uyum göstermelerini beklediğimiz çocukları anımsatmıyor mu? ”Biz yetişkinlerin oluşturdukları sosyal ortamlara ve kurumlara adapte olabilmek içim sürekli büyüyüp küçülmek zorunda kalan, farklı yetişkinlerin farklı tavırları yüzünden bazen yaşlarından daha büyük bazen de daha küçük çocuklar gibi muamele gören ve bu tavırlarla başetmek için farklı tepkiler vermesi gereken çocukların hayatları, Harikalar Diyarı’nda olduğundan daha mı az tuhaf?” diye sormadan edemiyorum. Küçük kardeşlerinin yanında yetişkinler kadar anlayışlı birer abi ve abla gibi davranacak kadar büyük, sofrada doyup doymadıklarına karar veremeyecek kadar küçük, okul ödevlerini yaparken ağırbaşlı bir memur ciddiyeti taşımaları gerektiğini bilecek kadar olgun olmalarını istediğimiz çocuklar… Aslında aynı durum bazen biz yetişkinler için de geçerli değil mi? İş ya da özel ilişkilerimizde zaman zaman kendimizi olduğumuzdan güçlü veya olgun ya da daha zayıf ve küçük hissettiğimiz olmuyor mu? Aile büyüklerimizin yanında çocuklaşırken, çocuklarımızın ya da öğrencilerimizin yanında daha olgun ya da büyük, arkadaşlarımızın yanında daha genç ve eğlenceli hissetmiyor muyuz? Bu rolleri öğrenirken bizler de Alice gibi zaman zaman kim olduğumuzu sorgulamadık mı? Nereye varmak istediğimize karar vermeden hangi yola gitmemiz gerektiğini sormadık mı? Yeni rollerimize uyum sağlama sürecinde kendi gözyaşlarımızda yüzecek ya da evlerimizden taşacakmış gibi hissettiğimiz olmadı mı hiç? Harika bir mizahi dille yazılmış bu kitabı gülerek okusam da, son sayfayı bitirip kenara koyduktan sonra aklıma hep bu ve benzeri sorular takıldı.

Free-Vintage-Rose-Clip-Art-By-FPTFY

Alice I Eventyrland -Lewis Carroll. Illustrated by Anthony Brown -Bokklubbens Barn

Alice Harikalar Diyarında -Lewis Caroll & Anthony Browne-

Cheshire Kedisi, Beyaz Tavşan, Sahte Kaplumbağa, Kupa Kraliçesi Ve Diğerleri…

Alice’in Harikalar Diyarı’nda karşılaştığı karakterlerin ve kitabın altını çizdiği temaların hepsi üzerinde konuşmaya değer; ama ne yazık ki burada hepsinden söz etmek mümkün değil. Saçma gibi görünen söylemlerinin ardında birçok değişik mesaj veren garip Düşes, telaşlı ve kraliçeyi kızdırmaktan ölesiye korkan Beyaz Tavşan, üzülecek hiçbir şeyi olmadığı için ağlayan Sahte Kaplumbağa, filozof Cheshire Kedisi, kaçık Şapkacı ve Mart Tavşanı’nı unutmak mümkün değil. Ülkedeki her şahsın kafasını uçurmak için en az bir kere emir vermiş olan; ama kimsenin dinlemediği Kupa Kraliçesi ise, kimi araştırmacılara göre, kitabın yazıldığı dönemin İngiltere’sini ve Kraliçe Victoria’yı adeta karikatürize ederek anlatıyor. Önce ceza verip sonra yargılama yapılması gerektiğini düşünen, tahtı ve yetkisizliği arasında kaldığını farketmeden emirler yağdıran Kraliçe’yi, onu rahatlatarak idare eden Kupa Kralı’nı ve bütün hikayeyi hem politik hem de cinsiyet ve sınıflar arası güç ilişkileri açısından inceleyen birçok makale bulmak mümkün.Free-Vintage-Rose-Clip-Art-By-FPTFY

Alice Harikalar Diyarında -Lewis Carroll. Illustrated by Anthony Brown -Bokklubbens Barn

Alice I Eventyrland

Alice Harikalar Diyarında -Lewis Carroll. Illustrated by Anthony Brown -Bokklubbens Barn

Alice I Eventyrland

Alice Harikalar Diyarında, Disney tarafından çizgi filmleştirilmiş bir kitap. Disney’in, işlediği eserlerdeki karakterlere ve olaylara çok belirgin imajlar verdiğini ve bu imajların zamanla reklam ürününe dönüşüp asıl karakterlerin olduklarından biraz daha yüzeysel algılanmalarına sebep olduğunu düşünüyorum. Bu durum bir bakıma hikayelerin içini boşaltıyor ve eserleri henüz onlarla buluşmamış okurlara eksik sunuyor gibi geliyor bana. Alice de mavi kabarık elbisesi ve uzun sarı saçlarıyla reklam yüzü olmuş Disney prenseslerinden birini andırsa da, hikayenin aslı bundan çok daha fazlasını barındırıyor ve çok daha geniş bir kitleye hitap ediyor. O yüzden fırsatı olan herkesin bu klasiğe bir kere ya da bir kez daha bakmasını tavsiye ediyorum. Kitabın içinde yer alan değiştirilmiş şarkı sözleri, atasözleri ve kelime oyunlarını asıl dili olan İngilizce’de okumak ayrı bir keyif olsa da, gayet iyi Türkçe çevirileri de mevcut. Ben birkaç yıl önce bir kitapçıda Norveççe’sini bulup almıştım; ama henüz okuma fırsatım olmadı. Alice’in illüstrasyonlarını yapan İngiliz illüstratör Anthony Browne, alanında ünlü ve ödüllü bir sanatçı ve ben de haliyle daha kapağı görür görmez vurulmuştum. Alice’nin çocuklar için okunması zor bir kitap olduğuna değinmiştim; o yüzden çocuğunuz bu kitabı kendisi okurken takip etmekte zorlanıyorsa, siz yüksek sesle her gün bir ya da iki bölüm okuyabilirsiniz. Kitap okumayı sevmeyen oğlunu okuması için zorlamak yerine, ona Yüzüklerin Efendisi serisinin bütün ciltlerini akşamları yüksek sesle okuyan bir babayla karşılaştıktan sonra, bu tür etkinliklerin sadece okul öncesi küçük çocuklarla sınırlandırlmayabileceğini gördüm.

Bu uzun yazıyı bütün kedilerin ve çocukların biraz filozof olduklarını hatırlatan Cheshire Kedisi ve Alice’den bir alıntıyla bitirmek istiyorum. Umarım hepiniz harika bir hafta sonu geçirirsiniz.

SevgilerFree-Vintage-Rose-Clip-Art-By-FPTFY

Alice and the Cheshire Cat

Free-Vintage-Rose-Clip-Art-By-FPTFY

Kaynaklar:

http://www.bl.uk/onlinegallery/ttp/alice/accessible/page1.html#content

http://www.lewiscarroll.org/

http://lewiscarrollsociety.org.uk/

Kermesten Aldığım Kitaplar – Bülbül Ve Gül

Kermesten Aldigim Kitaplar. En Floyte Full Av Toner. En Julefortelling. Nattergalen Og Rosen
Bugün saatler ileri alındı. Bütün sabahı bizden bir saat önde koşan zamanı yakalamaya çalışarak geçirdikten sonra akşama doğru pes ettik. Gün, muhteşem olma olasılığıyla ışıl ışıl doğan her yeni gün gibi önce bize umutla göz kırptı; ama zamanla oynadığımızı anlayınca, neredeyse hiç yaşanmamış gibi yanımızdan koşarak kaçıp gitti. Bugünden geriye o kalabalık kafede oturup okuduğum güzeller güzeli acıklı masalın anısı kaldı…

Kermes

Geçen hafta Oslo’nun köklü ilköğretim okullarından birinde büyük bir kermes yapıldı. Oradan kendime üç tane kitap ve Türk kahvesi içerken kullanmak için el boyması espresso fincanları aldım. Bu kitapların ikisini, yukarıdaki resimde (ortadaki ve sağdaki) görebilirsiniz. Bugünkü yazımda, işte bu kermesten aldığım, ve o kalabalık kafede okuduğum Nattergalen og Rosen, yani Bülbül Ve Gül’den söz etmek istiyorum.

BÜLBÜL VE GÜLOrjinal adıyla The Nightingale and the Rose, Oscar Wilde’in ilk kez 1888 yılında yayımlanan ve en çok sevilen masallarından bir tanesi. Masallarını yazdığı dönem, eserlerini inceleyen kimi edebiyatçılar tarafından, yazarın en yaratıcı olduğu dönemlerinden biri olarak değerlendiriliyor. Bu güzel masalların hepsi bildiğim kadarıyla Türkçe’ye çevrildi ve kitapçılarda mevcut. Ben bir kısmını daha önce farklı kaynaklardan okumuştum. Geçen yılki Londra ziyaretlerimden bir tanesinde, masalların Isabelle Brent tarafından resimlendiği ve toplu şekilde okurlara sunulduğu bir baskısına rastlamıştım ve tabii almadan edememiştim. (Isabelle Brent’ten bir önceki yazımda söz etmiştim. Buraya tıklayarak okuyabilirsiniz) Bülbül ve Gül‘ü Norveççe’ye çevrilmiş resimli bir çocuk kitabı olarak kermeste görünce, hem hikayenin başka bir dildeki ifadesini okumanın önemli olduğunu, hem de kaynak olarak evde bulundurmanın mantıklı olacağını düşündüğüm için almaya karar verdim. Resimlerin güzelliğine hiç değinmemek haksızlık olur elbette; çünkü binlerce kitabın arasında onu farkedebilmemin sebebi Norveçli çizer Anne Cecilie Rogeberg’in rengarenk resimleriydi.

Bu güzel masalı internette birçok kaynaktan Türkçe olarak okuyabilirsiniz; fakat çoğu birbirinin kopyası olduğu için çevirilerin internet ortamına aktarılması sırasında oluşan hataların neredeyse tamamı aynı. O yüzden masalı sizler için orjinalinden kendim çevirmeye karar verdim. Profesyonel bir çevirmen olmasam da, bu kişisel bir blog olduğu için, masalı elimden geldiğince kendi emeğimle ve bilgimle çevirmeyi ve eseri sizlerle bu şekilde paylaşmayı, başkasının çevirisini yayımlamaktan daha doğru buluyorum. Bülbül Ve Gül, bence çok küçük çocuklara sesli okumak ya da anlatmak için çok uygun olmayabilir; ancak genç ve yetişkin okurların bu güzel hikayeden çok keyif alacaklarını düşünüyorum. Bir sonraki yazımda (buraya tıklayarak) masalı Türkçe olarak okuyabilirsiniz.

Sevgiler heart

Bird

Haftanın Kitapları

Bu Haftanin Kitapları

 

Oslo Norveç

Oslo’da Karli Bir Bahar Günü

Satın aldığım, ödünç aldığım, okumak istediğim ve okumak zorunda olduğum kitaplar üst üste eklenerek kocaman bir dağ oluşturmaya başladı. Sabah bu karlı manzaraya uyanınca, günü okuyarak geçirmenin yapılacak en mantıklı iş olacağına karar verdim. Okulda, incelemek üzere önerilen kitapları değerlendirirken, daha önceden duymadıklarımı, normal şartlarda öncelik vermeyeceklerimi ya da yeni bir yaklaşımla yeniden okumam gerektiğini düşündüklerimi tercih ediyorum. Bu sayede hem normalde seçmeyebileceğim eserleri okuma şansım oluyor hem de ufkumun genişlediğini hissediyorum. Günümüzde çocuk edebiyatında esen karanlık ve bu yüzden biraz temkinli yaklaştığım fantezi rüzgarını daha yakından tanıma fırsatı bulduğum gibi, klasik kabul edilen çocuk kitaplarına, akademisyenlerin yorumları ışığında yeniden bakmayı öğreniyorum. O yüzden bu, okul hayatımın belki de en kıymetli yılı.

Geçen hafta değinip tanıtamadığım bir kaç tane kitap vardı. Bu kitapların bazılarını kütüphaneden ödünç almıştım. Eğer şimdi yazmazsam, daha sonra fırsatım olmayabileceği için ilk sırayı onlara veriyorum.

hydrangea-graphicsfairy008sm

Amazing GraceAmazing Grace: Mary Hoffman’a ait bu kitap Grace serisinin ilki. Kitabın resimleri Caroline Binch’e ait ve ilk baskısı 1991 yılında yapılmış. Grace o kadar çok sevilmiş ki, yazar bu başarının ardından aynı kahramanla ile ilgi bir dizi kitap daha yazmış. Eser, bir zamanlar kölelikle savaşın ve özgürlüğün sembolü olmuş Amazing Grace adlı ilahi ile aynı adı taşıyor. Kitapta dinsel bir öğeye ya da bu şekilde yorumlayacağım bir ifadeye rastlamadım; ancak siyahi bir çocuğun ayrımcılığa karşı duruşunu anlattığı için adının kölelik sistemi ile mücadelede anılan başka bir yapıtla aynı olmasının tesadüf olmadığını düşünüyorum. Amazing Grace, kısacık metni olan ve detaylı, güzel resimleriyle sizi küçük bir çocuğun hikayesine davet eden, otuz iki sayfalık, sıcacık bir kitap.

Kahramanımız Grace, hikayeleri çok seven ve kendisini hikaye kahramanlarının yerine koyarak oyunlar oynayan küçük bir kızdır. Annesi, anneannesi ve kedisi Paw-paw da zaman zaman oyunlarında Grace’e eşlik ederler. Bir Cuma günü öğretmeni okulda bir piyes hazırlayacaklarını haber verir. Oynayacakları oyun Peter Pan’dir ve seçmeler Pazartesi günü yapılacaktır. Grace, Peter Pan olmak için can atar; ama arkadaşlarının bir tanesi Peter Pan’ın erkek olduğunu, o yüzden bu rolü Grace’nin oynamaması gerektiğini söyler. Bir diğer arkadaşı da Peter Pan’ın beyaz olduğunu, siyah tenli birinin onu canlandıramayacağını ifade eder. Grace o gün okuldan eve çok üzgün döner. Annesi ve anneannesi okul arkadaşlarıyla aynı fikirde değildir ve Grace’i yüreklendirerek biz okurlara mutlu bir son hediye ederler.

Amazing Grace1Amazing Grace, cinsiyet ve ırk ayrımcılığını çocukların anlayacağı sade bir dille işleyen ve sonunda okuruna güzel bir mesaj veren, onlarca dile çevrilmiş, bir kitap. Bence hem güzel bir okuma saati geçirmek isteyen dört yaş üstü okurlar, hem de okulda ilgili konuları işlerken kaynak arayan öğretmenler için uygun bir alternatif olabilir.hydrangea-graphicsfairy008sm

Princess and the Frog Prenses ve Kurbağa http://www.willeisner.com/library/princess-and-the-frog.html

Princess and the Frog by Will Eisner

The Princess and the Frog, yani ‘Prenses Ve Kurbağa’ hepimizin bildiği gibi ilk kez Grimm Kardeşlerin kaleme aldığı, sayısız kitaba ve filme konu olmuş masallardan bir tanesi. İşte bu ünlü masal, çizgi ve grafik roman alanında efsane kabul edilen Will Eisner tarafından yeniden yorumlanmis ve 1999 yılında basılmış. Çizer hikayeyi yeniden anlatırken orjinaline sadık kalmış. Suluboya kullanılarak yaratılmış resimler, dikkatle incelediğiniz zaman uzun ve zahmetli bir çalışmanın ürünü olduklarını gösteriyor. Hikaye aslında üçüncü şahıs tarafından anlatılsa da, genellikle bu türe özgü konuşma balonlorıyla devam ediyor. Renkler oldukça belirgin ve sayfaların kimisi kocaman illüstrasyonlarla doluyken kimisi birçok küçük resimden oluşuyor.

The Princess and the Frog, Eisner’in masal uyarlamalarından sadece bir tanesi. Çizerin benzer başka klasik masal çalışmaları da mevcut. Otuz sayfalık bu kitap, Amazon tarafından dört yaş üstü okurlara öneriliyor. Ben kitabı hem çizgi roman seven hem de böyle bir alışkanlığı olmayan çocuklara tavsiye ediyorum. Farklı tarzda kitaplar okuyabilmek, farklı anlatım öğeleri ve teknikleri içeren metinleri okuyup anlayabilmek ve yorumlayabilmek bir beceridir. Hele de böyle alanının en önemli isimlerinden biri tarafından yaratılmışsa, mutlaka değerlendirilmeli diye düşünüyorum.

Bir çocuk kitabı olarak geçse de, The Princess and the Frog , sadece çocuklara hitap etmiyor. Kitap, Will Eisner’in hayranı olan ve onun bütün eserlerini toplayan yetişkin koleksiyoncular arasına da son derece popüler.

hydrangea-graphicsfairy008sm

Best Loved Poems En sevilen şiirler

Best Loved Poems by Neil Philip & Isabelle Brent

Best Loved Poems: Adından da anlaşılacağı gibi En Sevilen Şiirler, yüzün üzerinde şairin en çok sevilen eserlerini içeren iki yüz yirmi dört sayfalık bir kitap ve ilk kez 2000 yılında, İngiltere’de okurlarıyla buluşmuş. İki yüzün üzerinde şiire yer veren kitabın editörü Neil Philip. Ben bu kitabı geçen yıl satın aldım; ama içinde geçen bazı şiirlerle daha önce lisans eğitimi sırasında tanışmıştım. Bendeki baskısı, aylarca kitaplıkta durduktan sonra ortaya çıktı. Şimdilerde, şiirleri arka arkaya okumaya çalışmak yerine her gece uyumadan önce bir ya da iki tanesini okuyorum. Bu sayede hem bir süre sonra bütün şiirleri okumuş olacağımı hem de okuduklarımı daha iyi sindirebileceğimi düşündüm. Her şiire bir ya da iki sayfa ayrılan bu kitapta Emily Dickinson’dan, T. S. Eliot’a kadar birçok ünlü ismin eseri var. Şiirler ünlü İngiliz ressam ve illüstratör Isabelle Brent tarafından resimlenmiş. Isabelle Brent alanında çok ünlü bir isim ve resimleri gerçekten eşsiz. Eserlerinde altın ve gümüş varak kullanan sanatçının süslemeleri oya gibi ayrıntılı. Bende resimlediği kitaplardan dört tanesi mevcut ve eğer alışveriş ederken yeni bir tanesiyle karşılaşırsam mutlaka alıyorum, çünkü Brent’in resimlerine bakmak büyük bir zevk.

Best Loved Poems (En Sevilen Siirler-Arka Kapak)Kitabın kapağında Edward Lear’ın The Owl and the Pussy-cat şiiri için yapılmış resim var. Kitaptaki şiirler konularına göre sınıfandırılmış ve kimisi çocuklara, kimisi gençlere ve elbette hepsi yetişkinlere hitap ediyor. Bazı şiirler, derste ve etkinliklerde kullanılmak üzere İngilizce öğretmenleri için güzel bir kaynak olabilir. En azından aşağıda sizlerle paylaşacağım The Owl and the Pussy-cat’i , biz, geçen yıl derste işlemiştik. Ben çok sevmiştim bu şiiri. Umarım siz de seversiniz.

The Owl and the Pussy-cat

The Owl and the Pussy-cat went to sea
In a beautiful pea green boat,
They took some honey, and plenty of money,
Wrapped up in a five pound note.
The Owl looked up to the stars above,
And sang to a small guitar,
‘O lovely Pussy! O Pussy my love,
What a beautiful Pussy you are,
You are,
You are!
What a beautiful Pussy you are!’

Pussy said to the Owl, ‘You elegant fowl!
How charmingly sweet you sing!
O let us be married! too long we have tarried:
But what shall we do for a ring?’
They sailed away, for a year and a day,
To the land where the Bong-tree grows
And there in a wood a Piggy-wig stood
With a ring at the end of his nose,
His nose,
His nose,
With a ring at the end of his nose.

‘Dear pig, are you willing to sell for one shilling
Your ring?’ Said the Piggy, ‘I will.’
So they took it away, and were married next day
By the Turkey who lives on the hill.
They dined on mince, and slices of quince,
Which they ate with a runcible spoon;
And hand in hand, on the edge of the sand,
They danced by the light of the moon,
The moon,
The moon,
They danced by the light of the moon.

hydrangea-graphicsfairy008sm

Rim og Regleboka. En Fløyte Full av Toner

Rim og Regleboka. En Fløyte Full av Toner

Bu iki güzel kitabı bir hafta önce aldım. Sağdaki daha önce Yeni Eski Kitaplar adlı yazımda sözü geçen Norveçli illüstratör Sigrun Sæbø Kapsberger tarafından resimlenmiş güzel bir tekerleme ve şiir kitabı. Bu kitaba, The Best Loved Poems‘i okuduktan sonra başlamak istiyorum. Soldaki ise çok güzel resimli bir masal kitabı. Bu kitaptan daha sonra ayrıntılı şekilde söz etmek istiyorum; çünkü çok sevdim.

Bugün, bizim için iki hafta sürecek paskalya tatili başladı. Bundan sonraki yazımı hazırlamak bir hafta beklemem gerekmeyeceği için çok mutluyum. Çok yakında burada tekrar buluşmak üzere hepinize harika bir hafta sonu diliyorum.

Sevgiler heart

Untitled

Şiiri yazarken kullandığım kaynak: http://en.wikisource.org/wiki/Nonsense_Songs,_Stories,_Botany,_and_Alphabets/The_Owl_and_the_Pussycat

-Yeni Eski Kitaplar- (2. Bölüm)

HISTORIEN OM DEN LILLE KATTEN TIGERLINE BY IDA ELISABETH

Historien Om Den Lille Katten Tigerline by Ida Elisabeth

Üç hafta aradan sonra dersler yeniden başladı ve sınav dönemine iki ay kaldığı için olacak, ödevlerin biri bitmeden öbürü başlıyor. Nihayet geçen hafta aldığım eski kitapları tanıtmaya devam etmek için vakit bulabildim. Aradan o bir hafta hiç geçmemiş gibi… Dışarıda masmavi bir gökyüzü var. Henüz ısıtmaya başlamamış olsa da güneş artık bize de gülümsüyor ve her gün yakında gelmesini umduğumuz baharın sözünü veriyor. Hava açık ve güzel olduğu için evin karşısındaki kreşe devam eden çocukları bahçeye çıkardılar. Kreş binası olarak hizmet veren kocaman ahşap köşk, yaşlılığını unutmuş ve gençliğindeki heyecanı ve neşeyi yeniden bulmuş gibi görünüyor. Bahçesinden yükselen çocuk seslerini çoğaltıp bütün mahallaye yayarken, çatırdayan merdivenlerinin ağrılarını, eski pencerelerinin sebep olduğu bir türlü geçmeyen soğuk algınlıklarını, gıcırdayan kapılarının şikayetlerini unutmuş gibi mutlu görünüyor. Kedim karşı koltuka uykuya daldı. Bebek mavisi tasmasının ucundaki parlak lacivert süs balığı eksik kalır mı? O da fırsatını bulmuşken kedinin yanına uzanmış uyuyor. Bana sorarsanız şu an huzurumuza huzur katacak eski kitaplardan söz etmenin tam zamanı.

Godnatt: Fortellinger fra vide verden, özellikle uyku öncesinde okumak için hazırlanmış, on bir hikayeden ve renkli illüstrasyonlardan oluşan bir kitap. Bu on bir hikaye, farklı ülkelerden olup Norveç’te yaşayan yazarlara ait. Kitabı resimleyen sanatçı ise Türkiye’de doğmuş; ancak yaşamını Norveç’te sürdüren Akın Düzakın… Kitabı alırken hem kapak resminin güzelliği hem de bu Türkçe ad dikkatimi çekmişti. Çizerin tarzı çok özgün ve güzel. Hikayelerin neredeyse tamamını okudum. Elbette bazıları diğerlerinden daha çok hoşuma gitti. Her farklı yazarla başka bir dünyaya yolculuk yaptığınız için hepsini tek günde okusanız bile sıkılmıyorsunuz.

Norveç kültüründe çocuklara kitap okumanın çok büyük bir önemi var. Anne ve babaların çocuklarına uyku öncesi kitap okumaları, neredeyse yemek yemek, diş fırçalamak kadar normal ve gerekli bir rutin halini almış durumda. Kitapların, sıradan bir çocuğun günlük yaşamının bu kadar vazgeçilmez bir parçası olması, elbette güzel kitapların yazılmasına, basılmasına, okunmasına ve çoğalmasına neden oluyor. Bu kitapların yazarlarının ve çizerlerinin hakettikleri değeri ve saygıyı görmelerine de bu yüzden şaşırmamak gerek.

Godnatt: Fortellinger fra vide verden‘de hikayesi bulunan yazarlar sırasıyla şöyle:

Jafar Jafarnejad

Gro Dahle

Walid al-Kubaisi

Merima Maja Brkic

Abdirahman Gaileh Mirreh

Philominammah George

Elyas Poorgholam

Thorvald Steen

Nirmal Brahmachari

Zakia Khairhoum

GODNATT Fortellinger fra vide verden Akın Düzakın & Thorvald Steen

GODNATT: Fortellinger fra vide verden

 

Historien om den lille katten Tigerline yani ‘Minik Kedi Tigerline’nin Hikayesi’, adından da anlaşılacağı gibi yavru bir kedinin başından geçenleri anlatıyor. Kitabı yazan ve resimleyen sanatçı Ida Elisabeth. Hikayeye eşlik eden resimlerin hepsi aslında birer tablo gibi capcanlı. O kadar güzeller ki insan onlara bakarken hayran oluyor. Sayfalardan fışkıran rengarenk çiçekler, kocaman ağaç dalları, sivri kulaklı tavşanlar, ipek tüylü kediler, masmavi fiyortlar etrafınızı sarıyor.

Kitabın kahramanı Tigerline, deniz kenarında eski bir evde yaşlı sahibiyle birlikte güzel bir hayat sürüyor. Hayatta tek başına kalmanın nasıl bir şey olduğunu bilmeyen minik kedicik, iyi kalpli sahibinin birden bire ortadan kaybolmasıyla açlıkla, yalnızlıkla ve evsizlikle tanışıyor. Hikaye yer yer o kadar acıklı ki, okurken burnumun direği sızladı. Tigerline’nin hikayesini okurken, kedi köpek deyip geçtiğimiz ve her karşılaşmamızda yüzümüze acıklı bir umutla bakan bütün evsiz hayvanların acısını hissettim. Bu kitap çocuguna sadece hayvan sevgisini değil, genel anlamda empati duygusunu öğretmeyi amaçlayan herkesin tercih edebileceği bir kitap. Açlık, yalnızlık, terk edilmişlik, sevgisizlik hayvanlar için de insanlar için olduğu kadar korkunç. Sadece çoğumuz için bilmemek, öğrenmemek ve hissetmemek daha kolay. Neyse ki kitap mutlu sonla bitiyor ve son sayfalara doğru burnumdaki sızlama yerini bütün yüzüme yayılan mutlu bir gülümsemeye bırakıyor. Keşke Türkçe’ye çevrilse ve bu güzel resimli kitabı Türkiye’de yaşayan çocuklar da okuyabilse.

HISTORIEN OM DEN LILLE KATTEN TIGERLINE BY IDA ELISABETH

Historien Om Den Lille Katten Tigerline by Ida Elisabeth

 

Son bir haftam derste işlemek üzere okuduğumuz kitaplarla geçti. Bu kitapların içinde Where the Wild Things Are (Vahşi Şeyler Ülkesinde), The Lorax (Loraks), Alice’s Adventures in Wonderland (Alice Harikalar Diyarında) gibi klasiklerin yanında, Coraline gibi daha yeni ve farklı kitaplar da var. Coraline hakkında çok bir bilgim olmadığı için satın almak yerine kütüphaneden ödünç almayı tercih ettim. Açıkçası daha önce hiç böyle karanlık atmosfere sahip ürkütücü bir çocuk kitabı okumamıştım. O yüzden biraz şaşkınım. Gerçi yüz altmış sayfalık bir kitabın ilk yüz on sayfasını bir oturuşta okuyabildiğime göre en azından akıcılığından emin olabiliriz. Bu sabah uyandığımda günlerden Cuma olduğunu ve tarihin de ayın on üçünü gösterdiğini farkettim. Bu ürkünç kitabı bitirmek için daha uygun bir zaman olamaz sanırım. Gün tamamen geçip gitmeden Coraline ile birlikte güzel bir kafenin yolunu tutsak iyi olacak. Haftaya son okuduğum kitaplarla ilgili bir yazı yazmayı planlıyorum. O zaman dek kendinize iyi bakın.

Sevgiler Butterfly-Scrap-Vintage-Image-GraphicsFairy21-1024x676

-Yeni Eski Kitaplar- (1. Bölüm)

Dolaptaki Kedi

Dolaptaki Kedi

Dün benim için mutlu bir gündü; çünkü akşamüstü gezmesinden bir kucak resimli kitapla döndüm. Bu kitaplara eski demek yerinde mi bilemiyorum; çünkü hem benim için yeniler hem de hepsi daha önce seçilmiş ve okunmuş olmalarına rağmen yepyeni kitaplardan ayıramayacağım kadar iyi durumdalar. Sahaflardan ya da eski kitap satan dükkanlardan alışveriş etmeyi sevmemin birçok nedeni var. Bunların en önemlisi, bu kitapçılardaki koleksiyonların farkı. Eğer sahafa aklınızdaki özel bir kitabı aramaya gitmiyorsanız, bakıp beğenerek alışveriş yapmayı istiyorsanız, o ziyaret sırasında orada gördüğünüz kitapları muhtemelen başka bir yerde veya hatta bir dahaki ziyaretinizde aynı yerde bile bir arada göremeyecek olmanız. Her uğradığımda farklı kitaplarla karşılaşacağımı bilmek, kitapların hemen hiçbirinin aynı baskısından iki tane göremeyecek olmak, artık yeni baskısı ya da dağıtımı yapılmadığı için başka yerlerde göremeyeceğim ve bu sebeple belki varlığını bile hiç bilemeyeceğim kitaplarla karşılaşma olasılığını düşünmek, eski kitap satan mekanları benim için çok cazip hale getiriyor. Çok kitap satın alan insanlar için yeni bir kitap fiyatına iki, hatta belki üç eski kitap alabilmek de avantaj sayılabilecek başka bir nokta elbette. En sevdiğim eski kitapçılar sanırım Londra’daki yardım kuruluşlarına ait olanlar. Bu kitapçılara ne zaman gitsem hep harika şeyler buluyorum. Londra’ya gittiğimde, eğer her gün bir iki tanesine girmemişsem ya da yeni gelen bir şeyler var mı diye bakmak için her gün aynı yerlere uğramamışsam içim rahat etmez; çünkü neler kaçırıyor olabileceğimi düşünüp hayıflanırım.

Yeni Eski Kitaplarım

Yeni Eski Kitaplarım

 

Dün aldığım kitapların hepsi Norveççe. Hepsi kocaman resimli ve az sayfalı kitaplar oldukları için çabucak okunuyorlar. O yüzden çoğunu eve gelir gelmez okuyup bitirdim. Bu yazıda biraz bu kitaplardan söz etmeyi planladığım için onları kitaplıktan çıkarıp resimlerini çekmek istedim. Tam dolabın kapaklarını açmıştım ki, kediciğimizin raflara tırmanmaya çalıştığını farkettim. En üst rafa çıkıp oturmasına yardım edince, kendisi çok memnun oldu. Ben bir yandan çayımı yudumlayıp bir yandan bu yazıyı hazırlarken, o da yukarıdan beni ve odamızı keyifle izliyor.

Dolaptaki Kedi (2)

Dolaptaki Kedi (2)

 

Godnattsangboka bir şarkı, daha doğrusu bir ninni kitabı. Ninnilerin ve çocuk şarkılarının, tıpkı masallar gibi bir toplumun kültüründe önemli bir rolu olduğunu düşünüyorum. Şimdilik akşamları bu ninnileri söyleyeceğim biri olmasa da, bu kadar güzel resimleri olan, ninnilerin çoğununun notalarını da gösteren böyle harika bir kitabı almadan duramadım. Resimler ödüllü sanatçı Sigrun Sæbø Kapsberger tarafından yapılmış ve hepsi rüya gibi. Troll bebekler ve anneleri, ormanda rengarenk çiçekler arasında uyuyan minikler, kırmızı çatılı Norveç evleri, aslında Danimarka kültürüne ait olan ve şemsiyesiyle çocukları rüya ülkesine uçuran Şemsiyeli Minik Ole bunlardan bazıları… Akşam, ninnilerin sözlerine şöyle bir bakınca kitabı daha çok sevdim. Her biri o kadar tatlı, o kadar yumuşak ki, insana adeta birkaç sayfa çevirerek küçük çocukların masum dünyasına bakma fırsatı veriyor. Keşke bu güzel kitabın her sayfasını burada sizinle paylaşabilseydim; ama eserin telif haklarına sahip olmadığım için ne yazık ki böyle bir şansım yok.

GODNATTSANGBOKA by Sigrun Sæbø Kapsberger

GODNATTSANGBOKA by Sigrun Sæbø Kapsberger

 

Kong Kresen, yani Türkçe adıyla, Kral Müşkülpesent, çok zor beğenen ve ülkesinin bütün kaynaklarını her şeyin en iyisine sahip olmak için kullanan bir kralın hikayesi. Her ülkenin uzak ya da yakın tarihinde kendisini ülkesinin insanlarından üstün zanneden ve bir türlü doymak bilmeyen, onlara hizmet etmekle yükümlü olmasına rağmen halkından çalan yöneticiler varolmuştur. Bu masaldaki kral da bunlara bir örnek. Hikayeye göre Kral Müşkülpesent’in hayatta en önemsediği şey farklı lezzetlerde güzel yemekler yemekmiş. Yılın her günü yeni tariflerle hazırlanmış yepyeni bir yemek yediği için tam üç yüz altmış dört aşçısı ve bir de küçük aşçı yamağı varmış. Kral, tadına bakabileceği bütün farklı yemek tarifleri tükenince, mecburen aynı tarifleri kullanmak zorunda kalan aşçılarını teker teker zindana atmaya başlamış. Bütün aşcılar zindana atılıp sıra küçük yamağa gelince olayların seyri değişmiş. Bundan sonrasını, kitabı okumak isteyenler olabileceğini düşünerek anlatmıyorum. Hikayeyi yazan ve resimleyen sanatçı Çek Cumhuriyeti’nden Jindra Čapek.

Kong Kresen by Jindra Čapek

Kong Kresen – Jindra Čapek

 

Den Strålende Perlen, yani ‘Işıldayan İnci’ eski Çin masallarından bir tanesi. Çok eskiden doğuda, çok uzakta bir okyanusta ejderha bir kral, siyah saçlı güzel kızı ile birlikte yaşarmış. Adı Prenses Mai Li olan kız, büyüyüp evlenme çağına gelince kimseyi beğenmemeye başlamış; çünkü zengin ve güçlü değil, dürüst ve cesur bir gençle evlenmek istiyormuş. Bir prenses için böyle bir damat adayıyla tanışmak ve ona güvenmek çok kolay olmayacağından, Mai Li, geceleri ışık saçan parlak inciyi bulan ve kendisine getiren aday ile evleneceğini bildirmiş… Bu tatlı masalı yazıya döken kişi, Betty L. Torre. Resimler ise Carol Inouye’ye ait.

Den Strålende Perlen by Betty L. Torre and Carol Inouye

Den Strålende Perlen by Betty L. Torre and Carol Inouye

 

Kongsdotteren og Røverne, yani Türkçe ‘Kralın kızı Ve Korsanlar, Norveç yerlileri Laponlara (Samer) ait bir halk masalı. Masalı kitaplaştıran ve resimleyenler ise Arnljot Eggen ve Anne Cecilie Røgeberg. Kitap, daha önce resimli kitaplar ile ilgili yazdığım yazıda söz ettiğim metni kısa, resimleri büyük ve ayrıntılı kitaplara güzel bir örnek teşkil etiyor (yazıyı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz), Kitaptaki her bir resim iki sayfaya yayılıyor ve her resme sadece üç ya da dört cümle eşlik ediyor. Resimlerin her biri tablo gibi capcanlı renklerle yapılmış ve kimisi gerçekten çok ayrıntılı.

Kongsdatteren og Røverne by Arnljot Eggen & Anne Cecilie Røgerberg

Kongsdatteren og Røverne by Arnljot Eggen & Anne Cecilie Røgerberg

 

Diğer kitapları tanıtmayı başka bir güne bıraksam daha yerinde olacak sanıyorum; çünkü tahmin ettiğimden çok daha uzun bir yazı oldu. Çayım bitti, kediciğim bile dolaptan çıkıp arka odalardan birine kaçtı. Ben de gün ışığını tamamen kaçırmadan evden çıkıp biraz temiz hava alsam iyi olacak.

Çok yakında, yazının ikinci bölümünde görüşmek üzere…

Sevgiler ❤

Cat-Lady

Yeşil Parmaklı Çocuk

Tistou les Pouces Verts

Yeşil Parmaklı Çocuk Tistu’yu duydunuz mu? Hani şu dünyaca ünlü Fransız yazar Maurice Druon’un çocuklar için yazdığı, büyüleyici güzellikteki hikayenin kahramanı olan Tistu’yu… Bir şiir naifliğindeki bu romanı okuduysanız, eminim Tistu’yu unutamamışsınızdır.

Noel tatilinde yaptığım aile ziyareti sırasında, Dilek Ağacı ile nasıl karşılaştığımı bir önceki yazımda anlatmıştım. Yeşil Parmaklı Çocuk’u da aynı şekilde annemin kitaplarının arasında buldum ve çok sevindim. Kitabın bendeki baskısı 1984 yılında Can Yayınları Çocuk Dizisi tarafından yapılmış ve kitabın tam adı ‘Yeşil Parmaklı Çocuk’. Fransızca’dan dilimize Ela Güntekin çevirmiş. Resimleriyse, ünlü illüstratör Michel Gourlier’e ait. Google’da yaptığım küçük bir araştırmayla kitabın Can Çocuk Yayınları tarafından ‘Yeşil Parmaklı Tistu’ adıyla hala basılmakta olduğunu gördüm ve çok sevindim. Bu yeni baskının çevirisi Esra Özdoğan’a, resimleriyse Mustafa Delioğlu’na ait. Kitapla ilgili bir tanıtım yazısı yazmaya karar verdiğimde, hikayeden aklımda kalanlarla dijital bir resim hazırladım. Sıra yazı yazmaya geldiği zaman kitabı yeniden okumam gerektiğini farkettim. Bitirdigimde o kadar etkilenmiştim ki, hissettiklerimi kelimelerle tarif etmem çok zor.

İlk tanıştığında Tistu’nun ne kadar özel bir çocuk olduğunu, kitap sayfalarını çevirdikçe onu nasıl sevmeye başlayacağını kestiremiyor insan. İlk karşılaşmanızda diğerlerinden tek bir farkı olmadığını düşündüğünüz insanların, tanıdıkça nasıl eşsizleştiklerini, zamanla onlara nasıl bir sevgiyle bağlandığınızı düşünün. İşte küçük Titsu’cuğa da böyle bağlanıyor insan. Yaşama dair sorduğu sorular, bulduğu cevaplar ve bu cevaplarla birlikte yaptığı seçimlerle dünyayı daha güzel hale getirmeyi amaçlayan, dokunduğu her şeyi güzelleştiren bir çocuk, yeşil parmakli Tistu.

Kitap ilk kez 1957 yılına basılmış ve o zamandan bu yana dünyanın dört bir yanında binlerce insan tarafından okunarak çocuk klasiklerinden biri haline gelmiş. Yeşil Parmaklı Çocuk’un, yazarın tek çocuk kitabı olmasına hayret etmedim; çünkü hikaye o kadar zengin ki, Druon’un anlatmak istediği her şeyi bu tek hikayeye sığdırmış olabilebileceğini düşündüm. Bir çocuk kitabı düşünün ki, okulda başarı gösteremeyen, diğerlerine benzemediği için endişelenen aykırı bir çocugun, içindeki cevheri keşfederek ve kullanarak, haksızlıkları, yanlışlıkları, çirkinlikleri nasıl tek dokunuşla değiştirebildiğini anlatsın. Varlığımıza, kimliğimize, sevgiye, aileye, düzene, savaşa ve barışa, umuda, güzelliğe, yaratıcılığa, özgürlüğe, yaşama ve ölüme dair sorduğumuz sorulara değinsin ve bunları yüz on sayfaya sığdırıp üstüne üstlük şiirsel bir güzellikle anlatmış olsun. İşte böyle bir kitap Yeşil Parmaklı Çocuk. Yazarın onun hikayesini şekillendirirken hissettiği heyecan ve coşku, adeta satır aralarından sızıp, güzel bir müzik eseri gibi ruhunuzu sarıyor.

Kendisi küçük, kalbi kocaman Tistu’nun hikayesi, çocuğu olan, çocuklarla çalışan, güzel kitaplar okumayı seven herkesin okuması gereken bir hikaye. Benim içimde o kadar güzel duygular uyandırdı ki, kitabın kapağını kapatıp masanın üzerine bıraktığımda, onun o haliyle bir gül goncasına benzediğini düşündüm. Henüz açmamış, yeşil ve zarif sapının ucunda rengini bilmediğimiz, ama bize taptaze renklerin, mis gibi kokuların, kat kat birbirini kucaklayan ipeksi taç yapraklarının sözünü veren, umutla dolu bir gül goncası… Öyle ya, her okuduğunuzda içinizde güller açtıracağını bildiğiniz bir kitap, taze bir goncaya benzemez de neye benzer? Belki de Tistu’nun yeşil parmakları, kalbime uzun zaman önce dolmuş ve orada sessizce uyanmayı bekleyen tohumlara değmiştir. Eminim hepimizin içinde açmayı bekleyen rengarenk çiçekler var. İzin verin Tistu onlara dokunsun. Belki bir gün bu tazecik çiçekler birleşip, dünyamızı bir cennet bahçesine çevirir.

Sevgiler

tistuonkapak

tistuarkakapak