

Perşembe
“Bak ne diyeceğim,” dedi Ole Lukøje. “Sana küçük bir fare gösterirsem sakın korkma.” Sonra içinde o sevimli küçük hayvan olan elini uzattı. “Seni bir düğüne davet etmeye geldi. Bu gece evlenmeye hazırlanan iki küçük fare var. Sizin evin kilerinin altında bir dairede yaşıyorlar, evlerinin pek güzel olduğu söyleniyor.”
“Peki ama, ben yerdeki o küçücük fare deliğinden nasıl geçeceğim?” diye sordu Hjalmar.
“Onu bana bırak!” dedi Ole Lukøje. “Seni küçülteceğim!” Sonra sihirli fısfısıyla Hjalmar’a dokundu, çocuk gitgide küçüldü, küçüldü, sonunda bir parmak kadar kaldı. “Artık kurşun askerin elbiselerini ödünç alabilirsin. Sana tam gelecektir, hem davetlerde üniforma giymek çok şık olur!”
“Evet tabii!” dedi Hjalmar ve bir anda en sevimli kurşun asker giysilerine büründü.
“Annenizin dikiş yüksüğüne oturmaz mısınız?” diye sordu küçük fare, “Sizi bu yüksük arabayla çekmek benim için büyük bir onur olur.”
“Aman Tanrım, hanımefendi siz kendiniz mi zahmet edeceksiniz?” dedi Hjalmar. Böylece fare düğününe doğru yola çıktılar.
Önce döşemenin altında bulunan uzun bir geçide girdiler. Burası öyle alçaktı ki ancak yüksükle geçilebiliyordu. Çürümüş parkelerin üstündeki parlak mantar tabakası tüm geçiti aydınlatıyordu.
“Burası mis gibi kokuyor değil mi?” dedi fare. “Tüm yol bir domuz yağı tabakasıyla kaplı! Bundan daha güzeli olamazdı!”
Gelin odasına ulaştıklarında sağ tarafta toplanmış birbirleriyle alay eder gibi fısıldaşarak kıkırdayan dişi fareler duruyordu. Sol tarafta ise pençeleriyle bıyıklarını düzelten erkek fareler vardı. Tam ortadaysa, içi oyulmuş bir peynirin içinde gelinle damat durmaktaydı. Herkesin gözü önünde birbirlerini öptüler, çünkü nişanlanmışlardı ve evlenmek üzereydiler.
Düğüne durmadan daha çok konuk geliyordu. Fareler neredeyse kalabalıktan birbirini ezecekti. Gelinle damat kapının ortasına yerleştiler. Böylece artık içeri kimse girip çıkamıyordu. Tüm oda tıpkı geldikleri geçit gibi domuz yağından bir tabakayla kaplıydı. Tatlı olarak da bir bezelye getirilmişti. Ailenin küçük farelerinden bir tanesi, bu bezelyeye kemirerek gelinle damadın adlarının ilk harfini yazmıştı. Bu, bambaşka bir incelikti.
Bütün fareler bunun çok güzel bir düğün olduğunu, herkesin çok hoş ve keyifli vakit geçirdiğini söylediler.
Sonra Hjalmar yeniden eve döndü. Gerçekten de çok seçkin bir davete katılmıştı, ama bunu yapabilmek için küçücük olup bir kurşun askerin üniformasına sığmak zorunda kalmıştı.
Hans Christian Andersen
https://www.andersenstories.com/da/andersen_fortaellinger/ole_lukoje
Çeviren: Eylem Rosseland
