Mutlu Yıllar!

Image-Fairy

2020 yılının son gününde, uzun bir aradan sonra, sizlere yeniden merhaba demenin heyecanını yaşıyorum. 2020 yılı birçoğumuz için zor bir yıldı. O yüzden 2021’in her şeyden önce sağlıkla ve huzurla gelmesini diliyorum.

Yeni yıl hepimiz için resimdeki dansden peri gibi hafif ve neşeli olsun.

Eski yılın son gününden sevgilerle…

Eylem Rosseland

Yılbaşı Ağacı

Yılbaşı Ağacı

Masal Penceresi Noel

Noel-Masal Penceresi

Noel Pastaları-Masal Penceresi

Noel Pastaları-Masal Penceresi

Changelings: Periler, Kayıp Çocuklar Ve Bir Hırsızlık Masalı (3. Bölüm)

Screenshot

Changelings: Periler, Kayıp Çocuklar Ve Bir Hırsızlık Masalı

(3. Bölüm)

• • •

“Sleuth Ormanı’nda
Kayalık yaylaların
Göle daldığı yerde
Balıkçılların kanat çırpışlarıyla
Uyuşuk su sıçanlarını uyandırdıkları
Orman meyveleri
Ve çalıntı kirazlarımızın
En kırmızılarıyla dolu
Peri fıçılarımızı sakladığımız
Yapraklı bir ada uzanır.
Oraya gel
Ah insan çocuk
Sulara ve vahşi doğaya
Bir periyle el ele
Çünkü dünya senin anlayabileceğinden
Çok daha fazla gözyaşı dolu”

• • •

The Stolen Child

W.B.Yates, 18651939

Olivia

The Haunting of Julia / Full Circle (1977)

Screenshot

Adından anlışılacağı gibi gotik bir perili köşk hikayesiyle karşı karşıyayız. Gotik bir hikayenin Changelinglerle ne ilgisi var diye sorabilirsiniz haklı olarak. Baştan ben de öyle düşünmüş olacağım ki o kadar eserden söz etmeme rağmen kalbimde apayrı bir yeri olan Full Circle‘ı unutmuşum. Aslında karşılaştığım en acıklı changeling öykülerinden bir tanesi bu.

İngiltere’de Full Circle adıyla gösterime giren film, Amerika’da “The Haunting of Julia” olarak biliniyor. Başrolleri paylaşan Mia Farrow ve Keir Dullea birlikte güzel bir çift olmuşlar. Peter Straub’un ilk romanı olan Julia ‘dan (1975) esinlenilerek çekilmiş olan yapım bence kitapla ciddi farklılar taşıyor. Bu yazının son kısmında size Julia‘dan da kısaca bahsedeceğim, ancak yaratıcılık açısından gerçekten bambaşka bir yorumla ortaya çıkmış bu filmi benim gibi yavaş ilerleyen ve ağır bir atmosfer yaratan korku filmleri sevenler beğenir diye tahmin ediyorum.

Bu bir psikolojik gerilim filmi mi yoksa sıradan bir hayalet hikayesi mi ondan da emin değilim aslında. Sınıflandırmayı izleyicinin tercihine bırakmak belki de daha doğru bir yaklaşım olur. Full Circle’ı sıradan korku ya da gerilim filmlerinden ayıran birçok ayrıntı var. Hikaye bence katman katman duygulardan oluştuğu ve aklınızdan asla çıkmayacak bir sona sahip olduğu için kendisini benzerlerinden farklı bir kategoriye taşıyor. Filmin müzikleri de bence bir rüya dünyasından gibi. Her parça saldırganlıktan uzak ve insana hüzünle karışık bir ürperti veren küçük ve masum ninniler gibi. Full Circle’ı izlemeye karar verirseniz müziklerinin uzun süre zihninizi meşgul ettiğini farkedeceksiniz.

Yapım, bence 1977 yılından beri nice filme esin kaynağı olmuş ve kendi dönemi içinde değerlendirildiğinde son derece özgün sayılır. Dram, kalp kırıklığı, peri hikayesine bulanmış trajedi, sevgi, pişmanlık, yalnızlık, ölüm, güzeller güzeli bir ev, yetmişlerdeki beyaz süslü tarihi binaları ve yemyeşil Londra sokakları, sonbahar renklerine bulanmış nostaljik parklar ve Colin Towns’ın eşsiz müzikleri, güzellikle acının, korkunun ve sürprizlerin birbirine karıştığı değişik bir eser ortaya çıkarmış. Bu kadar az bilinen bir yapım olmasına rağmen dünyanın dört bir yanından özel fanları olması sanırım bu sebepten.

OliviaFilmin hem açılış ve kapanış sahnesi son derece trajik. Amerikalı ve varlıklı genç bir kadın olan Julia Lofting,  İngiliz Magnus Lofting ile evlidir ve Londra’nın şık semtlerinden birinde oturmaktadır. İlk sahnede o zaman için modern sayılacak güzel bir ev ve mutlu bir aile görürüz ve aradan birkac dakika geçtiğinde bu ev korkunç bir ölüme sahne olur. Julia Lofting bu kazada tek çocuğu olan küçük Katie’yi kaybeder. Bir süre tedavi gördükten sonra, baskın karakterli ve parasıyla kendisinden fazla ilgilenen aristokrat kocası Magnus Lofting’i terk eder ve ondan habersiz Holland Park civarında güzel bir ev satın alır. Londra’nın en pahalı semtlerinden birinde yer alan bu evi neden değerinin bu kadar altında bir fiyata aldığını ise çok sonra öğrenecektir.

Bayan Lofting kapıdan girer girmez, yönetmen bize eşsiz bir müzik eşliğinde tarihi Londra evini yeni sahibinin gözleriyle gezdirir ve filmin son sahnesinde kalbimizi kıracak ve senelerce unutamayacağımız o sahnenin geçtiği ortamı bize Julia’nın naif ve umutlu ruh haliyle gösterir. Yeni evine taşındıktan sonra yaşadığı travmayı atlatmakta zorluk çeken Julia’ya tuhaf şeyler olmaya başlar. Yalnızlığıyla ve yasıyla ayakta kalmaya çalışırken, kızı Katie’ye çok benzeyen bir çocuğun, Olivia’nın, trajik hikayesinin içinde bulur kendisini.

İzlemek isteyenlerin hevesini kaçırmamak adına hikayenin bundan sonrasını açıkca anlatmayacağım. Sizi aniden yerinizden hoplatmadan ağır ağır ilerleyen ve etrafınızda bir sis yaratarak içinize işleyen bir yapım bu. Beni etkilemesinin asıl sebebi de böyle negatif duygular uyandıran bir eserin çirkin  görüntülerle değil tam tersine son derece estetik bir şekilde anlatılıyor olması. Sadece ev, müzikler, Mia Farrow, Londra sokakları ve parkları değil çocuklar bile birer porselen bebek gibi giydirilmişler.. Yani yönetmen Bayan Lofting’in acısını güzellikle örmüş ve melankolik ayrıntılarla kat kat sarmış. Göz kamaştıran her bir katmanı açtığınızda içinden başka bir trajedinin çıktığını görüyorsunuz. Full Circle‘ı orjinal dilinde youtube’da izleyebilirsiniz. Etkilenecek olursanız ve bana bir iki satır yazmak için zaman ayırırsanız çok mutlu olurum.OliviaBu beklediğimden çok daha uzun süren Changeling serisini bir kitap yorumuyla bitirmek bence çok yerinde olacak. Bu benim korku türünde okuduğum tek eser. Sonrasında Peter Straub’un daha popüler kitaplarını denesem de beni çok sarmadı. Belki de Julia‘nın bana yetip artmasından kaynaklandı bu durum.

Julia

Juliajuliatwisted

Julia‘yı okuyalı sanırım bir dört beş yıl kadar oluyor. Normalde korku türündeki eserleri tercih etmediğim için eğer Full Circle’ı izlememiş olsaydım Julia ile tanışma ihtimalim olmazdı. Yine de onu okuduğum için memnunum.

Araştırdığım kadarıyla bu kitap kendi fan kitlesine sahip olsa da yazarın en beğenilen eseri değil. Belki Straub’un ilk roman denemesi olmasının bunda payı vardır. Böyle yazdığım için sanki kötü bir kitapmış gibi bir algı oluşmasın. Yarattığı korku atmosferi sebebiyle ünü dünyaya yayılmış olan Straub beni bu açıdan kesinlikle hayal kırıklığına uğratmadı. Hatta bir süre Julia’nin etkisinden ve kitabın yarattığı trajik atmosferden çıkamadım. Okuyup bitirdikten sonra içime yerleşen duygu sadece korku değil aynı zamanda geçmeyen ve kolay azalmayan bir huzursuzluk oldu.

Julia filme oranla olayların gelişimini, karakterlerin kişiliklerini ve birbirleriyle olan bağlantılarını çok daha ayrıntılı şekilde anlatıyor. Böylece filmin karmaşık hikayesini yorumlamakta güçlük çeken izleyici için belirsizlik taşıyan noktaların hepsi kitapta aslında açıklanmış oluyor. Julia’nın başına gelenlerin ve küçük Olivia ile kurduğu güçlü bağın kendi trajik kaybından mı kaynaklandığını bilemesek de kitapta bu bağın sebepleri filmdekinin aksine net bir biçimde ele alınıyor. Hikayenin duygusal yanı ve baş karakterin psikolojik durumu ise bence filmde ve kitapta farklı bakış açılarıyla işlenmiş. Esin kaynağı kitaplar olan görsel eserlerin orjinallerinden tamamen bağımsız şekilde yorumlanmasını sadakatsizlik olarak gören biri olarak ben bu iki eserin kendilerine özgülüklerinden çok keyif aldığımı itiraf etmek zorundayım.

Julia sanırım henüz Türkçe’ya çevrilmedi. Kırk dört yaşında bir kitap olarak bundan sonra da çevrilir mi bilemiyorum. İnternet sebebiyle İngilizce orjinaline ulaşmak nispeten kolay olsa da, her kitapçıda karşılaşabileceğiniz bir kitap değil bu. Okumaya karar verirseniz bulmak için biraz uğraşmanız gerekebilir.

OliviaYazımı sonlandırmadan önce hem kendim için bir hatırlatıcı hem sizler için birer alternatif olması için buraya changelingleri konu alan üç kitap adı ve linki birakmak istiyorum. Bunların ilki Joy Williams tarafından kaleme alınmış The Changeling. İkincisi Eloise McGraw’ın The Moorchild‘ı ve üçüncüsü ise Charles Higham’a ait  bir korku masalı olan The Midnight Tree: A Fairy Tale of Terror.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere hepinize sevgilerimi gönderiyorum.

Eylem Rosseland

Olivia

Kardan Adam

Merhaba,

Her zaman olduğu gibi 2018 yılını da karlı ve buzlu günler uğurluyor. Yarın yılın son günü. İyisiyle kötüsüyle kocaman bir yılı yaşadık ve sıra deneyimlerimizi tarih süzgecinden geçirmeye ve hakedenlerin anı olmalarına izin vermeye kaldı.

Yılbaşı bizim evde her zaman neşeyle kutlandı. O sebeple olacak, yeni yıl deyince aklıma hep güzel sofralar, pastalar, hediyeler ve aile toplantıları geliyor. Bir blog yazısı üzerinden pasta ve hediye paylaşamayız belki ama çok nostaljik ve tatlı bir film paylaşabiliriz diye düşündüm. Kısacık ve içinde konuşma olmayan (hikayenin başındaki birkaç cümleyi saymazsak) sevimli bir çizgi film bu. Umarım sevdiklerinizle izler, izlerken keyif alırsınız.

Yeni Yılınız Kutlu Olsun!

Sevgiler

Eylem Rosseland

sallanan at

Noel Tatili Başladı

Fındıkkıran'ı Okurken

Noel tatili başladı. Kedimiz Pusu omurgasını incittigi ve yeni ameliyat olduğu için bu seneki tatil planlarımı ertelemek zorunda kaldım. Günlerim merhem, kafalık, mama, kontrol, bandaj ve ilaç kelimelerinin özeti gibi olsa da, arada okuyacak ve arkadaşlarımla sohbet edecek zamanı bulduğum için gerçekten şanslıyım. Kedimin iyileşmesi benim için en güzel yılbaşı hediyesi olacak.

Pusu İyileşiyorNoel tatili süresince Masal Penceresi’nde iki güzel masal yayımlamayı hedefliyorum. Çevirileri henüz bitirmediğim için adları şimdilik gizli kalsın. Aslında Changeling masallarıyla ilgili yazımın ikinci bölümünü hazırlamak istiyordum, ama araya giren Noel burada gerçekten çok önemli bir bayram. Hem hayatımızın akışını etkilediği hem de bu bayrama ve yılbaşına dair es geçmek istemediğim çok güzel masallar olduğu için araya birkaç yazı sıkıştırmak uygun olur diye düşündüm.Pinokyo Çelenk Yaparken

Noel’i kutlayan ya da bu dönemde tatil yapan herkese en iyi dileklerimi gönderiyorum. Umarım güzel bir tatil geçiriyorsunuzdur. Sürpriz masalları okumak istiyorsanız önümüzdeki günlerde Masal Penceresi’ne bakmayı unutmayın.

Yakında Görüşmek Üzere,

Eylem Rosseland <3

Fındıkkıran ve Sallanan At

 

Not: Tatlı Muppet Show kuklaları ve melek sesli Andrea Bocelli’nin birlikte hazırladıkları gösteri gerçekten harika. Sizlerle paylaşmadan edemedim. Umarım seversiniz.