Yeşil Parmaklı Çocuk Tistu’yu duydunuz mu? Hani şu dünyaca ünlü Fransız yazar Maurice Druon’un çocuklar için yazdığı, büyüleyici güzellikteki hikayenin kahramanı olan Tistu’yu… Bir şiir naifliğindeki bu romanı okuduysanız, eminim Tistu’yu unutamamışsınızdır.
Noel tatilinde yaptığım aile ziyareti sırasında, Dilek Ağacı ile nasıl karşılaştığımı bir önceki yazımda anlatmıştım. Yeşil Parmaklı Çocuk’u da aynı şekilde annemin kitaplarının arasında buldum ve çok sevindim. Kitabın bendeki baskısı 1984 yılında Can Yayınları Çocuk Dizisi tarafından yapılmış ve kitabın tam adı ‘Yeşil Parmaklı Çocuk’. Fransızca’dan dilimize Ela Güntekin çevirmiş. Resimleriyse, ünlü illüstratör Michel Gourlier’e ait. Google’da yaptığım küçük bir araştırmayla kitabın Can Çocuk Yayınları tarafından ‘Yeşil Parmaklı Tistu’ adıyla hala basılmakta olduğunu gördüm ve çok sevindim. Bu yeni baskının çevirisi Esra Özdoğan’a, resimleriyse Mustafa Delioğlu’na ait. Kitapla ilgili bir tanıtım yazısı yazmaya karar verdiğimde, hikayeden aklımda kalanlarla dijital bir resim hazırladım. Sıra yazı yazmaya geldiği zaman kitabı yeniden okumam gerektiğini farkettim. Bitirdigimde o kadar etkilenmiştim ki, hissettiklerimi kelimelerle tarif etmem çok zor.
İlk tanıştığında Tistu’nun ne kadar özel bir çocuk olduğunu, kitap sayfalarını çevirdikçe onu nasıl sevmeye başlayacağını kestiremiyor insan. İlk karşılaşmanızda diğerlerinden tek bir farkı olmadığını düşündüğünüz insanların, tanıdıkça nasıl eşsizleştiklerini, zamanla onlara nasıl bir sevgiyle bağlandığınızı düşünün. İşte küçük Titsu’cuğa da böyle bağlanıyor insan. Yaşama dair sorduğu sorular, bulduğu cevaplar ve bu cevaplarla birlikte yaptığı seçimlerle dünyayı daha güzel hale getirmeyi amaçlayan, dokunduğu her şeyi güzelleştiren bir çocuk, yeşil parmakli Tistu.
Kitap ilk kez 1957 yılına basılmış ve o zamandan bu yana dünyanın dört bir yanında binlerce insan tarafından okunarak çocuk klasiklerinden biri haline gelmiş. Yeşil Parmaklı Çocuk’un, yazarın tek çocuk kitabı olmasına hayret etmedim; çünkü hikaye o kadar zengin ki, Druon’un anlatmak istediği her şeyi bu tek hikayeye sığdırmış olabilebileceğini düşündüm. Bir çocuk kitabı düşünün ki, okulda başarı gösteremeyen, diğerlerine benzemediği için endişelenen aykırı bir çocugun, içindeki cevheri keşfederek ve kullanarak, haksızlıkları, yanlışlıkları, çirkinlikleri nasıl tek dokunuşla değiştirebildiğini anlatsın. Varlığımıza, kimliğimize, sevgiye, aileye, düzene, savaşa ve barışa, umuda, güzelliğe, yaratıcılığa, özgürlüğe, yaşama ve ölüme dair sorduğumuz sorulara değinsin ve bunları yüz on sayfaya sığdırıp üstüne üstlük şiirsel bir güzellikle anlatmış olsun. İşte böyle bir kitap Yeşil Parmaklı Çocuk. Yazarın onun hikayesini şekillendirirken hissettiği heyecan ve coşku, adeta satır aralarından sızıp, güzel bir müzik eseri gibi ruhunuzu sarıyor.
Kendisi küçük, kalbi kocaman Tistu’nun hikayesi, çocuğu olan, çocuklarla çalışan, güzel kitaplar okumayı seven herkesin okuması gereken bir hikaye. Benim içimde o kadar güzel duygular uyandırdı ki, kitabın kapağını kapatıp masanın üzerine bıraktığımda, onun o haliyle bir gül goncasına benzediğini düşündüm. Henüz açmamış, yeşil ve zarif sapının ucunda rengini bilmediğimiz, ama bize taptaze renklerin, mis gibi kokuların, kat kat birbirini kucaklayan ipeksi taç yapraklarının sözünü veren, umutla dolu bir gül goncası… Öyle ya, her okuduğunuzda içinizde güller açtıracağını bildiğiniz bir kitap, taze bir goncaya benzemez de neye benzer? Belki de Tistu’nun yeşil parmakları, kalbime uzun zaman önce dolmuş ve orada sessizce uyanmayı bekleyen tohumlara değmiştir. Eminim hepimizin içinde açmayı bekleyen rengarenk çiçekler var. İzin verin Tistu onlara dokunsun. Belki bir gün bu tazecik çiçekler birleşip, dünyamızı bir cennet bahçesine çevirir.
Sevgiler