Tatil Bitti!

Kedicik ve Balonlar1

Butterfly

Uzun bir tatilden sonra, hayatım eski haline döndü. Bu uzun tatilin bir bölümünde güzel bir konuğu ağırlama fırsatımız oldu. İzmir ziyaretinden minik yeğenimiz ile birlikte döndük. Sekiz yaşıdaki bu güzel  çocukla geçirdiğimiz haftalar boyunca hem Oslo’nun yemyeşil parklarında doyasıya oynadık, hem bol bol kedi sevdik hem de her gün kitap okuduk. Kitapların bazılarını ona yüksek sesle ben okudum, bazılarını kendisi okudu. Bunların içinde Yeşil Parmakli Çocuk ve Pippi Uzunçorap serisinin son iki kitabı da vardı. Yeğenimiz burada olduğu sürece okudugu kitapların hepsini sevdi ve özellikle birlikte okurken, hikayelerin akışıyla ilgili sohbet etme fırsatımız oldu. Çocukların hikayelere ve kahramanlara biz yetişkinlerden nasıl daha farklı yaklaştiklarını da, bu sayede yakından gözlemlemiş oldum. Yeşil Parmakli Tistu’yu okurken, Tistu babasına yakalancak ya da bu güzel çocuğun başına yaptığı iyilikler yüzünden bir felaket gelecek diye gerilen Ingve’nin ve benim aksine, yeğenim hikayeyi çok daha endişesiz ve mutlu takip etti. Hatta ondan Tistu’nun babasina yakalanip yakalanmayacağını tahmin etmesini istediğimde yakalanmayacagini söyledi neşeyle. Demek ki genç kulaklar, kendilerine seslenen yazarın fısıltısını daha iyi duyuyorlar. Gerçi birlikte Roald Dahl’ın ünlü Matilda’sını izlerken benim on katım kadar heyecanlanmıştı. Bu sinemanın farkı da olabilir, elbette.

Butterfly

Okuduklarımız arasında, yeğenim en çok mizah ve yaratıcılık yönünden eşsiz bir seri olan Pippi Uzunçorap’i sevdi. Pippi çocukken benim de en sevdiğim seriydi. Hatta çesitli dönemlerde defalarca okusam da, Pippi o kadar tuhaf ve ışıltılı bir karakter ki, hikayesi benim için hiç sıradanlaşmadı. Abim, ve kuzenimle birlikte Pippi, Tommy ve Annika olarak oyunlar kurduğumuz günleri hatırladım. Daha önceki yazımda kütüphaneden satın aldığım kitaplardan bahsetmiştim. Seçtiğim kitaplar arasında, bu serinin ve daha nice güzel çocuk kitabının yazarı Astrid Lindgren’in hayatını anlatan bir kitap da var. Bu biyografi, ilerleyen günlerde Astrid Lindgren’le ilgili ayrıntılı bir yazı hazırlarken çok işime yarayayacak gibi görünüyor.

Butterfly

Deichmanske Deichmanske kütüphanesinden aldığım kitapların bir kısmını okudum, diğerleri hala mutfakta, etajerin üzerinde rengarenk bir ışık demeti gibi duruyor. Biz gittigimizde satışa çıkarılan kitapların dizildiği salona girmek için dışarıda uzun bir kuyruk vardı. Aşırı kalabalıktan kaçınmak için okurları içeriye ayrı bir kapıdan ve yavaş yavaş kabul ediyorlardı. Buna rağmen her masanın başında epeyce insan vardı. Erken davranıp sabahtan gelenlerin seçenekleri daha çoktu, elbette. Saat 1’den sonraysa torba satışı ucuzlamıştı. Bizim aslında torbayla kitap almak gibi bir hedefimiz yoktu; ama elimizdeki kitaplar otuzu bulunca ve saat de 1’i geçince kasadaki kibar genç kız bize iki kocaman torba uzattı. Böylece torba başına elli kron gibi çok cüzi bir ücret ödeyerek eve geldik. Deichmanske kütüphanesi sadece merkezdeki ana binadan oluşmuyor. Bizim oturduğumuz semt de dahil birçok semtte birer şubesi var. Kütüphane, kitap satışı yapacağı tarihi ve mekanı aylar öncesinden mutlaka duyuruyor. O tarihlerde buralardaysanız, hoşunuza gidecek bir şeyler mutlaka bulursunuz, çünkü sergidekilerin arasında Norveççe’nin yanında İngilizce kitaplar da oluyor. Hatta sayıları az da olsa Fransızca ve Almanca kitaplara da rastladık. Biz önümüzdeki yıl olacak etkinliği merakla bekliyoruz. Tarih yaklaştığında buradan sizlerle paylaşmayı planlıyorum.
Bir sonraki yazım, ziyaret etmeyi en sevdiğim şehir Londra ile ilgili olacak.
Sevgiler…

Butterfly

Yeşil Parmaklı Çocuk

Tistou les Pouces Verts

Yeşil Parmaklı Çocuk Tistu’yu duydunuz mu? Hani şu dünyaca ünlü Fransız yazar Maurice Druon’un çocuklar için yazdığı, büyüleyici güzellikteki hikayenin kahramanı olan Tistu’yu… Bir şiir naifliğindeki bu romanı okuduysanız, eminim Tistu’yu unutamamışsınızdır.

Noel tatilinde yaptığım aile ziyareti sırasında, Dilek Ağacı ile nasıl karşılaştığımı bir önceki yazımda anlatmıştım. Yeşil Parmaklı Çocuk’u da aynı şekilde annemin kitaplarının arasında buldum ve çok sevindim. Kitabın bendeki baskısı 1984 yılında Can Yayınları Çocuk Dizisi tarafından yapılmış ve kitabın tam adı ‘Yeşil Parmaklı Çocuk’. Fransızca’dan dilimize Ela Güntekin çevirmiş. Resimleriyse, ünlü illüstratör Michel Gourlier’e ait. Google’da yaptığım küçük bir araştırmayla kitabın Can Çocuk Yayınları tarafından ‘Yeşil Parmaklı Tistu’ adıyla hala basılmakta olduğunu gördüm ve çok sevindim. Bu yeni baskının çevirisi Esra Özdoğan’a, resimleriyse Mustafa Delioğlu’na ait. Kitapla ilgili bir tanıtım yazısı yazmaya karar verdiğimde, hikayeden aklımda kalanlarla dijital bir resim hazırladım. Sıra yazı yazmaya geldiği zaman kitabı yeniden okumam gerektiğini farkettim. Bitirdigimde o kadar etkilenmiştim ki, hissettiklerimi kelimelerle tarif etmem çok zor.

İlk tanıştığında Tistu’nun ne kadar özel bir çocuk olduğunu, kitap sayfalarını çevirdikçe onu nasıl sevmeye başlayacağını kestiremiyor insan. İlk karşılaşmanızda diğerlerinden tek bir farkı olmadığını düşündüğünüz insanların, tanıdıkça nasıl eşsizleştiklerini, zamanla onlara nasıl bir sevgiyle bağlandığınızı düşünün. İşte küçük Titsu’cuğa da böyle bağlanıyor insan. Yaşama dair sorduğu sorular, bulduğu cevaplar ve bu cevaplarla birlikte yaptığı seçimlerle dünyayı daha güzel hale getirmeyi amaçlayan, dokunduğu her şeyi güzelleştiren bir çocuk, yeşil parmakli Tistu.

Kitap ilk kez 1957 yılına basılmış ve o zamandan bu yana dünyanın dört bir yanında binlerce insan tarafından okunarak çocuk klasiklerinden biri haline gelmiş. Yeşil Parmaklı Çocuk’un, yazarın tek çocuk kitabı olmasına hayret etmedim; çünkü hikaye o kadar zengin ki, Druon’un anlatmak istediği her şeyi bu tek hikayeye sığdırmış olabilebileceğini düşündüm. Bir çocuk kitabı düşünün ki, okulda başarı gösteremeyen, diğerlerine benzemediği için endişelenen aykırı bir çocugun, içindeki cevheri keşfederek ve kullanarak, haksızlıkları, yanlışlıkları, çirkinlikleri nasıl tek dokunuşla değiştirebildiğini anlatsın. Varlığımıza, kimliğimize, sevgiye, aileye, düzene, savaşa ve barışa, umuda, güzelliğe, yaratıcılığa, özgürlüğe, yaşama ve ölüme dair sorduğumuz sorulara değinsin ve bunları yüz on sayfaya sığdırıp üstüne üstlük şiirsel bir güzellikle anlatmış olsun. İşte böyle bir kitap Yeşil Parmaklı Çocuk. Yazarın onun hikayesini şekillendirirken hissettiği heyecan ve coşku, adeta satır aralarından sızıp, güzel bir müzik eseri gibi ruhunuzu sarıyor.

Kendisi küçük, kalbi kocaman Tistu’nun hikayesi, çocuğu olan, çocuklarla çalışan, güzel kitaplar okumayı seven herkesin okuması gereken bir hikaye. Benim içimde o kadar güzel duygular uyandırdı ki, kitabın kapağını kapatıp masanın üzerine bıraktığımda, onun o haliyle bir gül goncasına benzediğini düşündüm. Henüz açmamış, yeşil ve zarif sapının ucunda rengini bilmediğimiz, ama bize taptaze renklerin, mis gibi kokuların, kat kat birbirini kucaklayan ipeksi taç yapraklarının sözünü veren, umutla dolu bir gül goncası… Öyle ya, her okuduğunuzda içinizde güller açtıracağını bildiğiniz bir kitap, taze bir goncaya benzemez de neye benzer? Belki de Tistu’nun yeşil parmakları, kalbime uzun zaman önce dolmuş ve orada sessizce uyanmayı bekleyen tohumlara değmiştir. Eminim hepimizin içinde açmayı bekleyen rengarenk çiçekler var. İzin verin Tistu onlara dokunsun. Belki bir gün bu tazecik çiçekler birleşip, dünyamızı bir cennet bahçesine çevirir.

Sevgiler

tistuonkapak

tistuarkakapak